Ayşecik, Ömercik, Sezercik, Tarık Akan'lı, Hülya Koçyiğit'li, Ediz Hun'lu, Adile Naşit'li, Hulusi Kentmen'li, Münir Özkul'lu filmler favorimdi. "Selvi Boylum, Al Yazmalım" gelmiş geçmiş en sevdiğim türk filmi olmasına karşın, onunla daha geç, ortaokul yıllarımda tanıştım.
Hayat Sevince Güzel:
iyilerin sonsuza dek iyi niyetli kaldığı, kötülerin de filmin sonuna doğru melek gibi olduğu klasik eski türk filmlerinden biri. hı, bir de özellikle zenginlerin kötü olduğu, yabancı müzik dinledikleri unutulmamalı :) "hayat sevince güzel" özellikle star tv ve yeşilçam tv'nin vazgeçilmezlerinden biriydi.
6-7 kez izlemişimdir bu filmi, hepsinde de büyük bir hayranlıkla. 1971 yapımı bir film, 70'li yıllar türkiye açısından pek de parlak yıllar değil bildiğiniz gibi. bence o yıllarda bu tarz mutluluk, iyimserlik vs. aşılayan filmler yapılmasının psikolojik anlamda olumlu etkileri olduğunu düşünüyorum.
özellikle şu ünlü, bütün ayvalık halkının kol kola "seveliim, sevelim, seveliiiim" diye dans ettiği sahne yok mu! sonunda da, o zamanlar 16-17 yaşında olan ayşecik çıkıp bir konuşma yapıyordu "küçükleri sevelim, büyüklere saygı gösterelim" minvalinde. şu an çok absürd ve komik gelebilir, fakat 70'li yıllardan bahsediyoruz, sinemada abartı, extrem olaylar hakim. üstelik bence eğlenceli de. nerde şimdi böyle masum, iyimser filmler? http://www.youtube.com/watch?v=khpolb_ZFew
ama benim bu filmde favori sahnem başka. hani şu ayşecik'in, teyzesinin hizmetçileriyle alışverişe çıktığı, pahalı elbiseler alıp aniden istanbul hanımefendisine dönüştüğü, elbiselerle birlikte bir anda şivesinin de düzeldiği sahne yok mu. hizmetçilerden biri "ayşee, ne güzel olmuşsun!" dediğinde, rolüne fazlasıyla bürünen ayşeciğin, "sus, biliyorum." demesi. tanrım o nasıl bir ego!
filmin sonunda ayşeciğimiz sakat kaldı, barışmalarına yardımcı olduğu teyzesi ve teyzesinin eski sevgilisiyle birlikte yurt dışına gitti. devamını göremiyoruz, ama pollyanna'mız mutlaka iyileşmiştir. iyileşmese de ne gam! o mutlu olmanın bir yolunu bulur.
Delisin:
Alev ismi türk filmlerinde genellikle kötü karakterlere verilirdi (nedenini asla anlayamadım), "Delisin" ise ; Alev adlı esas kız ve Ferit'in (Tarık Akan adını Ferit olarak değiştirmeyi hiç düşündü mü acaba?) aşkını anlatan bir film. eğer hatırlamadıysanız, "şemsiyeli film". şimdi hatırlamışsınızdır :) güzel, eğlenceli ve mutlu sonlu filmlerden biri.
Seven Ne Yapmaz:
Bu filmin abimle bence çok ayrı bir yeri vardır. hala, alt geçitli sahneleri hatırlayıp güleriz. filmde öyle bir alt geçit vardı ki, istanbul'un her yerine açılıyordu. ordan geçmeden bir yere gidilmiyordu. Kartal Tibet ve Hülya Koçyiğitli hafif dram, zengin kız-fakir oğlan konulu, yanlış anlaşılma dolu, ama tabi ki mutlu sonlu güzel bir filmdi.
Sezercik Aslan Parçası ve Sezercik Yavrum Benim:
Ah acımasız çocuklar, bitmedi zavallı Sezerciğin dramı. her filmde bir "piç! piçsin sen!" ve "Allah baba, piç değilim ben :(" şeklinde bir sahne olurdu. Yavrum Benim'in ünlü sahnesi de, Sezerciğin şeker sattığı sonra da "çok mu tatlı? bir gün ben de yiyycem" dediği sahne. şeker sahnesinden önce de Sezerciğin makus talihini yenip, bir anda atarlara gelip çocuk dövdüğü sahne vardı http://www.videotubetc.com/musicvideo.php?vid=32e296f12
Gülşah ve Gülşah Küçük Anne:
Hülya Koçyiğit'in çıtı pıtı kızı, (şimdi 42 yaşında olmuş! ) Gülşah'ın oynadığı filmler de eğlenceliydi. Gülşah'ta dadılarını evden kovup, en sonunda Hülya Koçyiğit'le mutlu olan zengin kızı, Küçük Anne'de de hasta annesine, hapisteki babasına ve bebeklere bakmak için arkadaşıyla sokaklarda balon vs. satan bir kızdı.
Bizim Aile:
Adile Naşit ve Münir Özkul ikilisinin, dram filmi. Yaşar Usta'nın şu tiradını bilmeyen yoktur sanırım http://www.youtube.com/watch?v=qmrxTOPt0gA . güzel bir filmdi, aile bağları, kardeşlik ilişkileri ve tabi ki zengin kız-fakir oğlan konularını işliyordu :)
Neşeli Günler:
Neşeli Günler:
Defalarca izlediğim türk filmlerinden biri. "turşu limonla mı yapılır, sirkeyle mi?" tartışması sonucu ayrılan, 6 çocukları 3-3 bölüşen Adile Naşit ve Münir Özkul'lu komik, doğal, güzel bir filmdi. Şener Şen de hayırsız amca rolündeydi. hatırladığım kadarıyla bu filmde kötü bir karakter yoktu, sadece kendi çekişmeleri vardı.
Selvi Boylum, Al Yazmalım:
Favori filmimi sona sakladım. romantik, dokunaklı, duygusal, bol aforizmalı, düşündürücü bir film. filmin mottosu "sevgi neydi?". filmi izleyen hemen herkes empati yapmıştır, ben Asya olsam, İlyas'ı mı seçerdim, Cemşit'i mi diye. evet Asya olsaydım, büyük ihtimalle Cemşit'i seçerdim. ama filmi izleyen birisi olarak, İlyas'ın gitme nedenlerini, yanlış anlaşılmaları, yada İlyas'ın çektiği acıları görünce, tabi ki Al Yazmalı, Selvi Boylu'sundan vazgeçmemeli diye düşünüyorum. Şu sahne var ya, bu sahneyi defalarca gözlerim dolu dolu izlemişimdir http://www.youtube.com/watch?v=NcG1DgXq9dk
Kalite anlamında günümüz filmleriyle kıyaslanamazlar belki. yada o yıllarda Godfather, Star Wars vs. yapılırken, bunlar basit kalıyor olabilir. senaryo, oyunculuk vs. yine iyi değil. fakat doğallık konusunda, eğlence ve absürdlük konusunda kesinlikle eski türk filmleri rakipsiz! izlemekten asla bıkmayacağım, çok güzel bir miras.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder