20 Mart 2012 Salı

Amerikan Yapımı "Olmayan" Yabancı Filmler


İzlediğim filmlerin 10'da 9'unun Amerikan yapımı olduğunu fark ettim. Amerikan Sinema'sının kalitesi tartışılmaz, Hollywood, film sektörünün kalbinin attığı yer, dünyanın pek çok yerinden yönetmenler, senaristler filmlerini burada çekmek için çabalıyor. Hollywood filmleri daha çok tanınıyor, daha çok gişe yapıyor.
Ben de bu blog yazımda, özellikle Amerikan yapımı olmayan, ve bu yüzden çok duyulma şansı elde edememiş, diğer bir deyişle "underrated" filmlerden bahsetmek istedim.


1- Jeux D'enfants

Bu, diğerlerine göre daha çok duyulma şansı yakalamış, dünyanın pek çok yerinden hayran kazanabilmiş olağanüstü bir film. Belçika/Fransa ortak yapımı. Bence yapılmış/yapılabilecek en güzel aşk filmlerinden biri. Marion Cotillard ve Guillaume Canet'nin kimyası, oyunculuklar, görsellik ve özellikle senaryosuyla diğer filmlere fark atıyor. Jeux D'enfants'ı izlemeden, "ben romantik filmleri" sevmem demeyin.


 2- Le Fabuleux Destin D'amélie Poulain

 Fransız filmi deyip, Amelie'yi atlamak olmaz. Benim gibi, aynı filmi tekrar izlemekten hoşlanmayan birine bile kendini 3 kez izlettirmiş, insanın içini iyilik, mutluluk, sevgi gibi güzel duygularla dolduran, sıcacık bir film. İmgelerin büyüsü, ayrıntılar... İnsanı büyülüyor. Hala izlemeyen varsa, kesinlikle tavsiye ederim.


 3- Nae Meorisokui Jiwoogae

Ayrıntılara dikkat edilip izlenirse seyir zevkini 2 katına çıkaran, benim gibi "ben filmlere ağlamam yaa!" diyen insanı son yarım saatinde hüngür şakır ağlatmış bir Güney Kore yapımı film. Ağlatma işini abartılı acıklı sahnelerle değil, kendiliğinden başardı, doğallığı sayesinde başardı. Ayrıca bittikten sonra, insana üzerinde düşünecek çok şey bırakıyor. etkisi uzun sürüyor.



4- Yeopgijeogin Geunyeo

 Yine Güney Kore yapımı, hem eğlenceli, hem yer yer duygusal, tesadüfleri güzel bir dille işleyen, hoş bir film. Ayrıca bu filmi ararken, "My Sassy Girl" ismiyle karşılaşırsanız, hemen uyarayım, bu filmin Kore versiyonu bu kadar çok tutunca, Hollywood yapımcıları gözden kaçırmamış, hemen kendi versiyonlarını çekmiş. Ben izlemedim, ama izleyenler tam bir felaket olduğunu söylüyor.



5- La Vita é Bella

Hayatınızın top 5 film listesini size yaptıracak, insanı derinden sarsan, sıcak, doğal, çok güzel bir İtalyan yapımı film. "Bu film, baba olanları daha çok etkiler diye" bir yorum okudum fakat hiç ilgisi yok, bu film güzel bir kalbi olan herkesi çok etkiler. 2. dünya savaşı konulu olsa da, savaş sahnelerine hemen hiç yer vermeyen, daha çok toplama kampı ve yahudilere yapılan işkenceleri konu eden, bunları bile hafif güzel bir şekilde anlatıyor. Ağlama garantili.


 6- The Pianist

 2. dünya savaşı demişken, kesinlikle atlanmaması gereken, etkileyici, duygusal bir film. Fransa/Polonya yapımı olup, bu film savaşın Polonya kısmını anlatıyor. Tek bir karakter üzerinden gitse de, savaşın, ırkçılığın bütün pisliğini gözümüzün önüne sermede çok iyi.



7- Ensemble, C'est Tout

 Sırf Guillaume Canet'nin olağanüstü sevimliliği/yakışıklılığı/karizması ve Audrey Tautou'nun şirinliği hatrına bile olsa izlenesi, 1,5 saatlik güzel bir film. 
Guillaume'den dolayı Jeux D'enfants veya Audrey'den dolayı Le Fabuleux Destin D'amélie Poulain ile karşılaştırırsanız umduğunuzu bulamazsınız. Fakat yine de, neredeyse onlar kadar naif, sıcak bir film. Film çok şey anlatmıyor gibi görünse de, insanların aşktan, sevgiden, bağlanmaktan korkmayıp içinde tuttuklarını söylemesi gerektiğini anlatıyor bize. Ve bir "merhaba"nın bir sürü kişinin hayatını etkileyebileceğini... Her şey çok doğal geliştiği için, içinde yaşatabiliyor. En azından 1,5 saatin sonunda yüzünüzde bir gülümsemeyle filmi bitirmeyi garanti ediyor.


 8- El Laberinto Del Fauno

Nam-ı diğer, Pan'ın Labirenti. Masalsı, güzel anlatımı, hayal gücünün sınırlarını zorlayan, başta çocuk filmi diye lanse edilse de, kesinlikle bununla alakası olmadığını ilk 15 dakikada belli eden, İspanya/Meksika yapımı bir film. "Anlatılmaz, yaşanır" dediklerinden, üzerinde çok söz söylemeye gerek yok, tek kelimeyle büyüleyici.



9- Lilja 4-ever

 Dokunaklı, insanı derinden sarsan filmlerden bir diğeri. Danimarka/İsveç yapımı olup, genel olarak 16 yaşında varoşlarda yaşayan Lilja, ve onun tam anlamıyla kontrolden çıkmış hayatını, çöküşünü anlatan bir film. Bittikten sonra, insanın içine bir şey oturuyor. Çok, çok gerçekçi.


10- Pride & Prejudice

Bir klasik olan "Aşk ve Gurur"dan başarılı bir uyarlama. Görsellik anlamında yemyeşil, yağmurlu İngiltere manzarasıyla büyüleyen, benim gibi 1800'lü yıllar, kabarık elbiseler, balolar, şatolar vb. özenci olan insanları daha da etkileyen, İngiliz/Fransız yapımı bir film. Baş karakter Elizabeth Bennet'ı, Keira Knightley canlandırıyor.


11- Perfect Sense

Yarı bilim kurgu, yarı romantik, insani değerler hakkında düşündüren Danimarka/İngiltere yapımı, Ewan McGregor'lu, etkileyici bir film. Ayrıca filmle bağlantısız olarak, filmi izlerken sürekli, "Kuzey Avrupa'da yaşıyor olsam, garanti sigara içerdim. Bu kasvetli ambiyansa çok yakışıyor" diye düşündüm. 



12- Micmacs A Tire-Larigot

Fark ettim ki, yazıda Fransız filmlerinden bahsederken, hep görselliklerine değinmişim. Adamlar gerçekten biliyorlar bu işi, çok değerli sanat yönetmenleri yetiştiyorlar. Micmacs da işte böyle görsel anlamda doyurucu, ayrıca insanın içini ısıtan güzel bir film. Belki kahkaha attırmaz, ama bol bol gülümsetir.


Hollywood yapımı olmadığı için, diğerlerine göre daha kenarda kalmış filmlerden, benim izleyip çok beğendiklerim şimdilik bunlar. Blog da iyiden iyiye filmlere yönelmeye başladı, bakalım :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder