1 Haziran 2012 Cuma

That '70s Show



That '70s show, 1. `Friends`, 3. de `Scrubs` olmak üzere, bugüne kadar izlediğim en iyi 2. komedi dizisi.

Bütün dizilerde aradığım, bir çoğunda bulamadığım o sıcaklık, o sempati, o "aa aynı benim/bizim yaşadığımız şeyler" dediğimiz olaylar bu dizide vardı. Hatta yaşımdan dolayı, bu dizidekiler bana daha yakındı.
Friends'te olduğu gibi, bu 6 kişilik arkadaş grubunun da 7.si olmayı çok çok isterdim.
Kelso'yla dalga geçip, sonra kıyamayıp yanaklarını sıkmayı, Hyde'la milletle dalga geçip ölümüne gülme krizine girmeyi, Fez'le absürd diyaloglarda bulunmayı, Jackie'yle kuaföre/alışverişe vs. gitmeyi, Donna'yla dertleşmeyi, Eric'le de yarı ciddi, yarı alaycı sohbet etmeyi, onlarda kalıp Kitty ve Red'le vakit geçirip, Laurie'ye kaşar imalı espriler yapmak isterdim. Bol bol Eric'lerin bodrumunda takılmayı, circle'da olmayı, sıra her bana geldiğinde konuşamayıp gülme krizine girmeyi, yada en uçuk fikirlerimi anlatmak isterdim.




Bu dizinin, Friends'le benzer pek çok ortak noktası var aslında, yada ben hep karşılaştırdığım için ister istemez buluyorum. Donna & Eric, Monica & Chandler gibi, dizinin örnek çifti. Sudan sebeplerle ufak kavgalar edip, sonunda birbirlerinin değerini anlayıp hep barışıyorlar. Jackie & Jelso, daha çok Rachel & Ross gibi. Belki Donna & Eric'ten daha çok aşıklar birbirlerine, ama sürekli ayrılıp barışmaları, birbirlerini delice severken sürekli araya bir şeylerin, daha doğrusu Kelso'nun aptallığının girmesi yüzünden hep koptular. Ama Kelso'ya da kıyamıyor insan, o kadar sevimli ki.
Fez de uçukluğuyla biraz grubun Phoebe'si gibi. Cool tavırlarıyla da geriye Hyde - Joey benzetmesi kalıyor. Gerçi aptallık ve çapkınlık konusunda Kelso ve Joey daha yakın ama neyse.

Bu diziyle, şu an 20'lerinin sonunda, 30'larının başlarında olan 6 oyuncuyu, ergenlik dönemlerinde tanıdık. Diziden sonra en çok kariyerinde iyi işler başaranlar Mila Kunis, Ashton Kutcher ve biraz da Topher Grace oldu. Hepsi gözümüzün önünde büyüdü. Özellikle Mila, ilk sezonlarda mızmız, hafif çirkin, evimizin küçük kızı modundayken, 3. sezondan sonra bir serpilmeye, bir güzelleşmeye başladı. Sıska oğlan Topher bile, son sezonlara doğru bayağı olgun bir delikanlı oldu.

Bu dizi bize 7 harika, son sezonuyla da kendi içinde ortalama, ama diğer pek çok diziye göre yine güzel, hafif spin-off tadında 1 sezon bıraktı. '76- '80 arası Amerika'yı özet geçti bize, giyim tarzları, yaşam tarzlar, müzikleri, zevkleri, kültürleri, her şeyiyle. Bazı şeylerde nostalji yaşadık, bazılarını hiç duymamıştık bile. Belki dizinin o kadar tutacağını senaristler bile beklemediğinden, belki daha çok malzeme olsun diye, 70'lerin 2. yarısından başladık. Keşke 8 sezonda 4 yıl olmasaydı da, 70'lerin başından sonuna 10 yıl izleseydik. Ama hiç fark etmez. Bu diziyi alıp 2000'lere de uyarlasanız tadından pek bir şey kaybetmez. "ah o zamanlar cep telefonu olsa, Eric şimdi ne kolay arardı Donna'yı" yada "tüh internet olsa, facebook olsa Fez çoktan şu kızla tanışmıştı", "yazık Hyde ancak plak peşinde koşsun internetten müzik indirme şansı olsaydı..." dediğimiz sahneler hariç, bazen 70'leri izlediğimizi hissetmedik bile.

Bence bir dizideki oyunculuklardan, hatta senaryodan bile önemli olan unsur, oyuncular arasında iyi bir kimya olması. Gerçekte de neredeyse dizideki kadar yakın olmadıkları sürece, senaryo onları istediği kadar kaynaştırsın, kopuk kalırlardı. Fakat '70s show'da, oyuncuların gerçekte de yakın olması diziyi gerçekçi kıldı. Bunu blooper'lardan bile anlamak mümkün. Dizinin finalinin üstünden 6 yıl geçmesine rağmen, Danny Masterson  twitter'a sürekli yakın zamanda Topher, Wilmer, Laura'yla vs. çektiği fotoğrafları atıyor, yani hala görüşüyorlar. Ashton'la Mila zaten dizi bittiğinden beri sürekli bi aradalar, hatta Ashton, Demi Moore'dan ayrıldıktan sonra, sevgili oldukları söylendi. hı keşke olsa, çok yakışıyorlar.



That '70s show, herkese gönül rahatlığıyla tavsiye edeceğim, ara sıra aklıma bir sahnesi gelip, düşüncesiyle bile eğleneceğim bir dizi olarak kişisel arşivimde yerini aldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder