Son bir kaç yıldır olduğu gibi, Oscar sahipleri bizi hiç
şaşırtmadı. aylardır zaten kulislerde tartışılan isimler/filmler beklendiği
gibi ödülleri aldı.
Ödül alanlar; The Artist, Hugo'yla birlikte ödülleri
toplaması beklenen bir filmdi. siyah beyaz olması, tamamen sessiz olması filmi
yeterince ilgi çekici yapıyordu. ilginç filmleri seven akademinin gözünden
kaçmadı tabi. 8 dalda adaydı, ben en az 4 ödülle ayrılacağını tahmin ediyordum,
tam 5 ödül alarak Hugo ile birlikte bu yıla damgasını vurdu.
Midnight in Paris, Best Picture ve Original Screenplay
ödüllerini almasını bekliyordum ki Orginal Screenplay ödülünü aldı. ben çok
beğenmiştim bu filmi, rakipleri çok güçlü olduğu için tam olarak hak ettiği
ilgiyi göremedi.
Hugo, 11 dalda aday olduğu için, 5 ödül alması pek
şaşırtmadı. büyük ödülleri The Artist'le aralarında paylaştılar, ve özellikle
teknik ödülleri kazandı. bence hak ediyordu da, fakat bütün ödüllerin Hugo ve
The Artist'e yoğunlaşıp diğer filmlerin fazla göz ardı edilmesi üzücü oldu.
Akademinin Brad Pitt'e ödül vermeme konusundaki ısrarı
yüzünden, yine ödül alamadan ayrıldı. adam milyon tane başka ödül aldı, fakat
Oscar olmadı bir türlü. o da The Artist'in gazabına uğradı diyebiliriz. aynı
şeyler, Gary Oldman için de geçerli, kuşkusuz.
Meryl Streep, ne akademi onu aday göstermekten bıktı, ne o
ödül almaktan. 17. adaylığı ve 3. ödülü oldu bu. her ne kadar The Iron Lady'yi
henüz izlememiş olsam da, yine mükemmel bir performans sergilediğini ve bu
ödülü sonuna kadar hak ettiğini tahmin edebiliyorum. sevindiğim bir ödül oldu.
Christopher Plummer, 82 yaşında Oscar'ı kazanan isim oldu.
"You're only two years older than me, darling. where have you been all my
life?" yorumuyla güldürdü :)
Harry Potter, 10 yıllık serüvenini hiç Oscar kazanamadan
tamamladı. bu son şansıydı, ama Deathly Hallows Part 2 ile kazanamayacağı
belliydi. yine de, gönül isterdi ki önceki yıllarda orijinal senaryo veya müzik
kategorisinde ödül kazansaydı.
Gelelim pek çok kişinin ödül törenini izleme sebebi olan
"Kırmızı Halı"ya. bence bu yıl, geçen yıllara göre fazla
sönüktü. yine güzel ve orijinal kıyafetler vardı, fakat çok fazla değildi.
Erkeklerin kısıtlı seçme şansı olduğu için, en fazla
smokinlerinin kalitesi, bir kaç dikiş/model farkıyla bu şıklık yarışına
katılabildiler.
Angelina Jolie, bence elbisesi çok şıktı. fakat adına
twitter hesapları açılan, 9gag'i sallayan sağ bacağı için aynı şeyi söylemek
mümkün değil. kesinlikle o bacak bağımsızlığını ilan etmiş olmalı. yoksa
saatlerce onu öyle sağa dönük ve dışarıda tutmak pek mümkün değil. ayrıca
Angelina'nın anoreksiya yolunda olduğu da gözlerden kaçmadı. üzüldüm açıkçası
bu haline. gerçi, kadın iskelet mi iskelet, yine de ödül törenine Brad Pitt'in
elini tutarak geldi mi? geldi. burdan fark attı bir kez.
Brad Pitt, Benjamin Button effect'ten kurtulamamış, bu
adam babamdan yaşlı inanılır gibi değil. çenesinde üç beş kırlaşmış sakal, göz
kenarlarında hafif kırışıklıklar olmasa 30 derdim. şimdi 35 diyorum. hayır
katiyen 49 demiyorum!
Natalie Portman, her zamanki gibi çok güzel ve zarifti. Her ne kadar elbisesini gece için biraz spor bulsam da çok yakışmıştı. Ama
takılar biraz alakasız kaçmış. Yine de, kim der ki bu kadın daha bir kaç ay
önce doğum yaptı!
En iddialı elbiselerden biri de
Jennifer Lopez'e aitti. derin göğüs dekoltesi ve kalçalarını ön plana çıkaran
bu elbise, onun klasik zevkinden.
Gecenin kuşkusuz en orijinal elbisesi Gwyneth Paltrow'a
aitti. Elbisenin arka tarafındaki pelerinimsi parça ve takı kombiniyle bence
çok şık ve zarif duruyordu, çok beğendim.
Sacha Baron Cohen, nam-ı diğer Borat,
erkeklerin kısıtlı seçimine uymayarak, filmde canlandırdığı diktatör
kıyafetiyle katıldı. her ne kadar, geceye renk katsa da, kırmızı halıya kül
dökerek kirletmesi ve şımarık davranışlarıyla tepkileri çekti.
Son olarak, Jessica Chastin'in siyah altın
işlemeli elbisesini ve Milla Jovovich'in tek omuzlu beyaz elbisesini çok
beğendim. ikisi de çok şık olmuştu.